27 Temmuz 2013 Cumartesi

TAŞLARIN FAYDALARI...

Negatif Enerjilerden Korunma
Olumsuz enerjilerle, fiziksel bedenimiz ağırlaşır ve kendimizi kötü hissederiz. Siyah renkli taşlar, negatif enerjileri toplayarak bizi korur.
HEMATİT, SİYAH İNCİ

Yaratıcılığınızı Arttırma
Yaratıcılık enerjimizi geliştirerek yaşamın özünü kullandığımızı biliyoruz.Yeni fikirler, yeni projeler, sanat, edebiyat ve müzik yaratıcılık enerjisiyle ortaya çıkar. Doğal taşlar, bu anlamda, yaratıcı ruhumuzu ateşler. Sarı, yeşil ve mavi renklerdeki taşlar yaratıcılık enerjimizi arttırır.
SİTRİN, TURMALİN, TURKUAZ, AVENTURİN, MALAKİT, KARNELİAN

Yaşam Çoşkusunu Arttırma
Fiziksel olarak, bedenimizde dengenin bozulması canlılığımızı ve coşkumuzu ve yaşam amacımızı kaybetmemize neden olur. Canlılık olmazsa, enerjimiz düşer ve hayat çekilmez bir durum alır.
Sarı, kırmızı ve turuncu taşlar canlılık kazanmamızı sağlar ve içimizdeki coşkuyu arttırır.
TOPAZ, AGAT, RUBİ, YAKUT, KAN TAŞI, GARNET, SİTRİN

Huzur Ve Rahatlama
Ruhsal, fiziksel ve zihinsel dengemizi sağlamak için, pembe, yeşil, sarı ve lila renklerdeki taşlardan faydalanabiliriz.
KUVARZ, ONYX, AYTAŞI, TURMALİN, AMBER, PERİDOT

Özgüven Ve Kendini Sevme
Kendimize değer vermemiz, özgüvenimizi arttırmamız, kısacası kendi dünyamıza dokunabilmemiz için taşlardan faydalanabiliriz.
HEMATİT, KAPLAN GÖZÜ, YEŞİL TURMALİN, KALSADİN

Anlam Ve Amaç
Yaşamın anlamını keşfetmek tüm sorunlarımızı aşmamızı kolaylaştırır. Anlam yoksa, yolumuzu bulmamız zorlaşır. Kim olduğumuz ve niçin burada olduğumuz duygusuyla yaşam daha anlam kazanır.
SODALİT, KARNELİAN, KUVARZ, TOPAZ, OBSEDİAN

Sezgilerimizin Güçlenmesi
6.his, sezgi, bilinmeyenle ilişki kurmak ve cevap alabilmek. Bu içsel farkındalığımızı taşların yardımıyla geliştirebiliriz.
AMETİST, LAPİS, AYTAŞI, SODALİT, AZURİT

Zenginlik Ve Bereket
Zenginlik, sadece maddi anlam dışında, tüm isteklerimiz, beklentilerimiz ve ihtiyaçlarımızın gerçekleşmesidir. Taşlar bizim destek, aşk, yaratıcılık ve sağlık gibi tüm zenginlik kaynaklarına bağlantımızı sağlar.
SARI SAFİR, KAPLAN GÖZÜ, TOPAZ, KARNELİAN, PERİDOT, SİTRİN, PIRLANTA, KANTAŞI, AYTAŞI, KIRMIZI GARNET, RUBİ

Ayrıca, taşları vücudumuzun enerji noktaları / çakralarımız üzerine koyarak, tıkanmış noktaları açmamız mümkün olabilir.

KRİSTAL KUVARS, enerjiyi çeker: Tepe çakra
AMETİST, zihnimizi sakinleştirir: Üçüncü göz
PEMBE KUVARS, kalbimizi sakinleştirir: Kalp çakra
SİTRİN, güven ve emniyet hissi verir: Göbek çakra
DUMANLI KUVARS, negatif enerjiyi boşaltır: Kök çakra

KOŞULLAR

Yüksek alemlere ait anlayışları sayelerinde kazanabileceğimizyetiler her birimizin içinde uyku halindedir. Mistikler, gnostikler ve teozoflarhep kendilerine, bizim gözlerimizle görünen bir can  ve ruh dünyasından söz etmişlerdir.

...

Arayanı bekleyen bilgi, ondan esirgenmez. bu evrensel bir yasadır. Ancak ezoterik bilginin almaya yeterlilik kazanmamış kimseye verilmeyeceğine dair başka bir evrensel yasa daha vardır. İnisiye ne kadar kusursuzsa bu iki yasa o kadar kesin bir biçimde uyulur. bütün inisiyeleri birleştiren dışsal bir bağ değildir; üyelerini birleşitren şey bu iki yasadır.

İnisiye olmuş birisiyle arkadaş olmuş olabilirsiniz. Ama siz inisiye oluncaya dek bir şey sizi o inisiyenin en derin varlığından ayrı tutar. Siz hazır oluncaya kadar inisiye sırrı sizinle paylaşmayacaktır. Bilginin ruhunuzda nasıl bir karşılık bulacağını tam olarak öğrenmemişseniz , hiçbir şey o inisiyeyi açıklamaması gereken bir şeyi açıklamaya yöneltmeyecektir.
İnisiyenin ağzını açmasının yolunu yalnızcakendi ruhumuzun içinde bulabiliriz. Bunun için önce belli bir yüksek dereceye doğru kişinin bazı belirli içsel nitelikleri geliştimesi gerekir. 

15 Temmuz 2013 Pazartesi

Elektromanyetik Kirlilik

Yaşam Alanlarımızda Elektromanyetik Kirliliği Azaltmak


Çalışma alanlarımız ve çocuklarımızın odalarındaki elektromanyetik kirlilik yeni ekipmanların eklenmesiyle gittikçe artmakta. Bu kirliliği hayatımızı kolaylaştıran aletlerden ödün vermeden nasıl azaltabiliriz ?

-Biligisayarlar

Biligisayarlar, yazıcılar, güç üniteleri, harici diskler gibi cihazlar görece düşük oranda elektromanyetik dalgalar yayarlarda bu cihazları 70 • 80 cm uzağınızda tutmakta yarar vardır. Ekranların yaydığı elektromanyetik alan İsveç standartı olan TCO sertifikasyonu sayesinde sınırlandırılmıştır. Katotlu ekranlara oranla LCD ekranlardan yayılan dalgalar daha da zayıftır. Pratik bir kullanım sağlayan taşınabilir bilgisayarları diğer adlarıyla dizüstü bilgisayarlarını diz üzerinde kullanmamakta fayda vardır. Dikkat edilmesi gereken başka bir konu da bilgisayarın topraklı prize bağlı olması konusudur; aksi taktirde yayılan elektromanyetik alanın etkisi 10 kat artar.  

-İnternet ve ağ

Wifi ve cep telefonlarının yaydıkları dalgalar aynı frekanstadır ama telefonlardan farklı olarak modemler açık kaldıkları sürece ektromanyetik kirlilik yaratırlar. Bu zararlı dalgaların kapsama alanı 3 ila 6 metreye kadar varabilmektedir. Yan odalar da duvarlarda kullanılan malzemeye bağlı olarak az çok bu dalgalardan nasiplerini alırlar. Bu konuda yapılması en uygun şey modemin wifi özelliğini iptal ederek (makalenin sonuna bakınız) kablo bağlantı moduna dönmektir. Bir rutör sayesinde bir modeme 20 metre mesafede bağlantı kalitesinden ödün vermeden birçok bilgisayar bağlamak mümkündür.

Dalga etkisi daha düşük olsa da Bluetooth teknolojisiyle çalışan ve benzer dalgalar yayan lüzumsuz klavye ve fare modellerinden de kaçınmakta fayda vardır.


-Telefonlar

Kablosuz merkezi tip telefonlar cep telofonlarnın yaydıkları dalgalara çok benzeyen dalgalar yayarak çalışırlar. Bu dalgaların etkileri daha düşüktür ama telefonun merkezi daimi olarak bu dalgaları yaymaktadır. Dolayısıyla bu zararlı dalgalara daimi olarak maruz kalınır. Yapılacak en iyi şey kablolu telefona dönmektir. Geliştirilmekte olan DECT teknolojisi sayesinde santralden manyetik dalga yayılımı yalnızca konuşma sırasında gerçekleşmekte ve telefonların da etkisi kullanım ihtiyacına göre düşürülmekte. Böylece maruz kalınan zararlı dalga oranı azalmakta ama yine de göz ardı edilemeyecek oranda dalgaya hala maruz kalınmaktadır.

Faks cihazından yayılan dalgalardan kaçınmak için cihazla aranızda yaklaşık 1m 20cm mesafe bulunmalıdır.

-Çoklu prizler ve güç birimleri

Elektrikle çalışan cihazları kullanmadığımızda tek düğmeyle kapatmamızı böylece bekleme durumunun getirdiği elektrik tüketiminden kaçınmamızı sağlayan ve önemli ölçüde elektromanyetik alan oluşturan kablolu merkezi çoklu kontrol prizlerini nasıl konumlandırmalıyız?

Bu prizleri masanın üzerine koymaktan kaçının çünkü tahta iyi bir iletkendir ve dalgalar böylece tüm yüzeye yayılırlar.

Bu kontrol sistemlerini ve güç ünitelerini yere yakın olacak şekilde duvara monte edin.

Başka bir çözüm de bu sistemleri üzerleri kapanacak şekilde monte etmektir. Dönüştürücüleri ayaklarınızdan en az 60 uzağa yerleştirin çünkü bobinleri manyetik alan oluşturacaktır.

-Çalışma lambaları

Bir lambanın oluşturduğu elektromanyetik alan herşeyden önce lambada kullanılan malzemelere bağlıdır. Çalışma alanlarında kullanılan birçok lambanın oluşturduğu bu alan lambanın ampulünden bağımsız olarak kuvvetlidir. Akımı kesen anahtarın kapalı olduğu durumlar hariç sönük olduğunda bile ampul elektrik bir alan oluşturmaktadır. Metalik ampuller daha da çok elektrik alan oluşturmaktadırlar ama metal kısma bağlı bir toprak teli elektromanyetik alanın etkisini nötralize edecektir.

Yerden kontrollü halojen lambalardan kaçınmakta yarar vardır çünkü bunlar iki yerden elektromanyetik alan oluştururlar. Anahtarın konumuna bağlı olarak lamba sönük olduğunda bile dalga yayılımı sürüyor olabilir. Güvenlik mesafesi yaklaşık 70 cm’dir. Bu tip lambaların masa üzerinde durmamaları gerekir.

Kaynak : organikoop

Ayrıca Bkz : Elektromanyetik Alanların Sağlığımıza Etkileri

9 Temmuz 2013 Salı

Bedri Ruhselman'ın Kaleminden

Istıraplar ruhun uyuşuk duran ve ancak, biraz şiddetli uyaranlarla uyanması mümkün bazı yeteneklerini harekete geçirip geliştiren birer kırbaç darbesidir.(…) Demir nasıl sürtüne sürtüne parlar ve ışıldarsa insan ruhları da haşin ve çetin olaylarla karşılaşa karşılaşa parlaklıklarını arttırırlar.
“(…) Özellikle şu sıralarda yurttaşlarıma bu noktayı, tekrar ele alıncaya kadar unutmamalarını tavsiye ederim. Şunu da ilave edeyim ki, insanlar böyle büyük doğa olayları karşısında, bu olayların yalnızca görünen maddi taraflarıyla ve yalnızca beş duyu organlarını ilgilendiren kaba-duyumsal taraflarıyla uğraşmayıp, bu olayları biraz da nedensellik kuralı inancı ve bilgisiyle değerlendirmeliler ki, ancak o zaman bu olayların dillerinden anlamak olanağını elde etmiş olurlar. İşte o zaman, kâinat sırlarının perdeleri kendilerine kısım kısım açılmaya başlar. Aslında bu olaylar (bir bakımdan da,) bu sonuca ulaşabilmeleri olanağını sağlamak için insanların gözleri önüne serilmektedir. Buna rağmen buradaki tesir mekanizmalarını görmemekte ısrar eden insanlığa gözlerini oyarcasına musallat olan bu olaylar, elbette bir gün onun gözlerini açacaktır…
“(…) Her hareketin, her olayın bir dili vardır. Bu dili anlayabilenlere olaylar, kâinatın sonsuz görünen sırlarından bir iki tanesinin daha nasıl çözüleceğini öğretir.(…) Bir tek hareket bile boş ve anlamsız değildir. Her hareket tekâmül ve gelişimin gerçekleşmesi için gereklidir. O halde her olay bir anlam taşır ve her olay bazı bilgilere ihtiyacı olan bireylere veya topluluklara, taşıdığı anlamın şekline göre, küçük veya büyük, hafif veya şiddetli ve bazen de insanların kafasına vururcasına felaketli ve ıstıraplı karakterler arz ederek gelir.(…) Ne kadar az veya çok felâketli görünürse görünsün her olay, hayırlı, iyi ve insanların yükselmesi için lüzumlu unsurları hazırlayan bir sürü sonucu peşinden sürükler. (…) O halde, bizim burada yapacağımız şey, çevremizde cereyan edecek olan olayların oluşlarını, nedenlerini, sonuçlarını ve etkenlerini araştırmak ve bu araştırmaların meyvelerini elde etmeye çalışmak olacaktır.
Bedri Ruhselman

25 Haziran 2013 Salı

Ay Kova Burcunda ve Küçülen Ay Fazında Öneriler...

                Hava elementine ait olan Kova burcu, alt baldırları, ayak bileklerini ve toplardamarları yönetir. Bu bölgeleri iyileştirmek ve güçlendirmek için özellikle ayın kovada olduğu bugün ve yarını tercih etmek iyi bir sonuç alabilmek için önemli..

              Varis ve ayak bileklerindeki rahatsızlıklar için, atkestanesi merhemini kutlanmak bu dönem oldukça etkili sonuçlar almamızı sağlayacaktır...

              Ay Kova'da iken, yağlar çok iyi sindirilir ve beden tarafından en iyi şekilde değerlendirilir. Ancak kolesterol sorunu olanlar bu dönem fazla yağlı yiyeceklerden mutlaka uzak durmalıdır.

             Kova günlerinin beslenme favorileri; enginar ve brokoli gibi çiçek bitkileridir. Ayrıca, elma, avokado, greyfurt, kivi, portakal, şeftali, esmer buğday, patates, yeşilbiber, mercimek, zeytin, atkuyruğu otu (kılcal damarların belirginleşmesini ve varise iyi gelir) Bu tarz yiyecekler Kova nın yönettiği toplardamar ve ayak-baldır sorunlarına iyi gelecektir.

                                               Yurda Hal'ın Ay taktikleri kitabından yararlanılmıştır.

            

21 Haziran 2013 Cuma

Deneyimlerimizi Oluşturan Zihinsel Düşünce Kalıpları

       Yaşamımızda iyi ve kötü (hastalıklar) her şey deneyimlerimizi oluşturan zihinsel düşünce kalıplarının bir sonucudur. Hepimizde bizleri neşelendiren, mutlu kılan iyi ve olumlu deneyimleri oluşturan birçok düşünce kalıbı vardır. Bizleri kaygılandıran, tedirginlik ve mutsuzluk yaratan deneyimleri oluşturan ise olumsuz düşünce kalıplarıdır. Hastalıklı yanlarımızı değiştirme arzusu kusursuz bir sağlığa kavuşmamıza neden olacaktır.
    
       Sürekliliği olan düşünce kalıpları deneyimlerimizi oluşturur. Dolayısıyla da düşünce kalıplarımızı değiştirerek deneyimlerimizi, yaşadıklarımızı değiştirebiliriz...

       Bedende hastalıklara neden olan en yaygın zihinsel düşünce kalıpları ELEŞTİRİ, ÖFKE, KIRGINLIK ve SUÇLULUKTUR. Örneğin, eleştiri uzun vadede eklem iltihabı (arterit) gibi hastalıklara neden olur. Öfke mide kaynamasına, yanmasına neden olarak bedeni zehirler. Kırgınlık uzun vadede kişiyi kemirerek tümörlerin ve kanserli hücrelerin oluşmasına neden olur. Suçluluk duygusu her zaman beraberinde cezalandırma kavramını getirdiğinden büyük acılara neden olur. Sağlıklı bir bedene ve zihne sahip olmak için bu olumsuz düşünce kalıplarından bir an önce kurtulmamız gerekmektedir. Aksi halde tüm yaşamımızı ameliyat tehditleri ve panik içinde geçirmemiz kaçınılmaz olur.
               KÖKÜ OLMAYAN BİR BİTKİ ASLA YAŞAYAMAZ.

                                                                                                                        LOUISA L. HAY